İşe alım süreçlerinde yapay zeka, adeta yeni bir dijital takım arkadaşı haline geliyor. Özellikle teknik işe alım alanında, rutin ve zaman alıcı görevleri yapay zeka desteğiyle otomatikleştirmek mümkün hale geldi. Artık işe alım uzmanları, yüzlerce CV’yi tek tek incelemek yerine yapay zekanın sağladığı ön eleme ile yetenek avını daha verimli ve isabetli bir şekilde gerçekleştirebiliyor.
Bir insan kaynakları yöneticisi olarak, kariyerimde onlarca işe alım, eğitim ve performans sürecine eşlik ettim. Ancak son 3–4 yıldır ofislerde ve online toplantılarda duyduğum yeni bir frekans var...
2025 yılı itibarıyla liderlik, sadece stratejik kararlar almakla sınırlı kalmayıp, aynı zamanda empati, etik değerler ve teknolojik yetkinlikleri de kapsayan çok boyutlu bir beceri setine dönüşmüştür. Bu dönüşüm, liderlerin hem insan odaklı hem de teknolojiyle uyumlu bir yaklaşım benimsemelerini gerektiriyor.
Çalışan deneyimi dediğimiz şey bazen içi dolu bir kültür, bazen de parlatılmış bir yüzey haline gelebiliyor. Son yıllarda, özellikle pandemi sonrası dönemde, çalışan mutluluğu, bağlılık ve esenlik gibi kavramlar İnsan Kaynakları literatüründe ön sıralara taşındı. Şirketler çalışan bağlılığına yatırım yaptıklarını gururla anlatıyor. Ancak hâlâ cevaplanamayan temel bir soru var: Çalışan deneyimi gerçekten bir deneyim mi, yoksa sadece iyi paketlenmiş bir beklenti mi?
İşe alım süreçlerinde bazen her şey eşit görünür. CV’ler benzer, okullar denk, deneyim süreleri neredeyse aynı. Ama bir aday vardır ki mülakatı geçer, diğeriyse elenir.