MENU
YETENEKLER
Bir iş görüşmesine girdiğinizde size net bir yol haritası çizildiğini düşünün: hangi aşamalardan geçeceğiniz, hangi tarihlerde geri dönüş alacağınız ve pozisyonun tam olarak hangi hedefleri kapsadığı baştan belli. Aday için bu durum sadece bir kolaylık değil, aynı zamanda güven inşasıdır. Çünkü şeffaflık, işveren markasının 2025’te en kritik bileşeni haline geldi.
Deloitte’un 2024 sonunda yayınladığı bir araştırmaya göre, çalışanların %62’si işveren seçiminde “şirketin şeffaf iletişim kültürünü” maaş veya yan hakların önünde konumlandırıyor. Yine aynı raporda Z kuşağı çalışanlarının %70’inin, maaşın yüksek olmasına rağmen şeffaf olmayan şirketlerde uzun vadeli kalmayı düşünmediği vurgulanıyor. Bu, işveren markasının artık sadece dışarıya verilen imajdan değil, içeride gerçekten yaşatılan bir kültürden beslendiğini gösteriyor.
Türkiye’de de tablo farklı değil. 2025’in ilk çeyreğinde yaptığımız gözlemlerde, özellikle teknoloji ve danışmanlık sektöründe adayların en çok şikayet ettiği konuların başında “süreç şeffaflığı” geliyor. Örneğin bir aday, üç görüşmeye girdikten sonra pozisyonun aslında kapandığını ya da rol tanımının değiştiğini öğreniyor. Bu durum sadece adayın motivasyonunu kırmakla kalmıyor, aynı zamanda şirketin marka algısına ciddi zarar veriyor.
Şeffaflık yalnızca işe alımda değil, şirket içi kültürde de fark yaratıyor. Google’ın yıllardır uyguladığı “OKR (Objectives and Key Results)” sistemi bunun en bilinen örneklerinden biri. Çalışanlar şirketin hangi hedeflere odaklandığını, kendi işlerinin bu hedeflerle nasıl örtüştüğünü görebiliyor. Benzer şekilde Buffer, maaş politikalarını tamamen şeffaflaştırarak (tüm çalışanların maaşları şirket içinde açık şekilde görülebiliyor) işveren markasını global ölçekte güçlendirdi.
Aslında mesele sadece maaş şeffaflığı değil. Şirketin aldığı stratejik kararların, performans beklentilerinin ve kariyer yollarının net olması, çalışanların kendini daha güvende hissetmesini sağlıyor. Yapılan bir Gallup araştırmasına göre, işyerinde şeffaf iletişimin yüksek olduğu takımlarda çalışan bağlılığı %30 daha yüksek.
2025’in yetenek savaşında kazanan şirketler; parlak ofislerle ya da büyük reklam kampanyalarıyla değil, şeffaflık üzerine inşa ettikleri güven kültürüyle öne çıkacak. Çünkü günün sonunda adayların ve çalışanların sorduğu soru şu:
“Bu şirkette bana ne söyledilerse, gerçekten o mu yaşanacak?”
Cevap “evet” olabiliyorsa, işveren markası zaten kendi en güçlü reklamını yapmış demektir.