İşe Alımda Öne Geçiren Sessiz Hamleler

475Görüntülenme
16 Nisan 2025
Kategori: Teknik İşe Alım

İşe alım süreçlerinde bazen her şey eşit görünür. CV’ler benzer, okullar denk, deneyim süreleri neredeyse aynı. Ama bir aday vardır ki mülakatı geçer, diğeriyse elenir.

Peki fark nerede oluşur?
İK dünyasında sıkça karşılaştığımız bu sahne aslında bize şunu gösteriyor: Adayları öne geçiren sadece teknik bilgi ya da deneyim değil. İşe alım sürecini nasıl yönettikleri, nasıl hazırlandıkları ve kendilerini nasıl sundukları da en az teknik yetkinlik kadar belirleyici.

Bu yazıda, adayları gerçekten öne geçiren ama pek konuşulmayan bazı kritik noktalara değineceğim. 
İyi bir aday sadece başvuru yapmaz, doğru pozisyona başvurur. İlanı okur, satır aralarını yakalar, pozisyonun neye ihtiyaç duyduğunu anlar. Görüşmeye geldiğinde pozisyonla ilgili öngörülerini paylaşır, “Bu rol şu alanlara odaklanıyor gibi, bu alanda daha önce şöyle bir projede çalışmıştım” der. Bu yaklaşım, adayın sadece kendisini değil, karşı tarafın ihtiyacını da anladığını gösterir. İşte o zaman CV’den bir adım öne geçer.

Mülakatlara genellikle “beni değerlendirecekler” gözüyle bakılır. Oysa iyi adaylar mülakatı bir diyalog olarak görür. Pozisyonla ilgili doğru soruları sorar, beklentileri anlamaya çalışır ve kendi deneyimlerini bu ihtiyaçlara göre konumlandırır. “Ben böyleyim” demek yerine, “Sizin bu ihtiyacınıza şu şekilde katkı sağlayabilirim” demek işveren gözünde büyük fark yaratır.

Teknik adaylarda sık gördüğümüz bir durum da “ben Python biliyorum, SQL biliyorum” söylemleri. Ancak iş, bilgiye değil, bunu nasıl kullandığına dair örneklerle anlatıldığında etkileyici olur. Mesela “Projemde ilk başta verimiz çok dengesizdi, SMOTE ile bunu dengeledik, ardından Random Forest ve LightGBM ile çalıştık. Modelin recall değerini %18 artırdık” gibi bir anlatım, adayın işi sadece yapmadığını, anladığını ve geliştirdiğini gösterir. Bu ise teknik bilginin ötesinde bir yetkinliktir.

Kendini tanımak, işe alım sürecinde en çok fark yaratan noktalardan biridir. “Detaycıyım” demek yeterli değil. Bunu nasıl hayata geçirdiğini, işine nasıl yansıttığını örneklemek gerekir. “Ben veriyle uğraşırken model geliştirmekten çok veri temizliğine kafa yorarım, çünkü oradaki farklar modeli doğrudan etkiliyor” diyen bir aday, sadece ne bildiğini değil, nasıl düşündüğünü de göstermiş olur. Bu da teknik yeterlilik kadar değerli bir göstergedir.

Son olarak, çoğu adayın atladığı ama etkisi çok büyük olan bir detay var: 
Görüşme sonrası iletişim. Kısa, samimi, ama profesyonel bir teşekkür maili... Bu, adayın ilgisini ve motivasyonunu gösterir. Aynı zamanda iletişim kültürü hakkında da çok şey söyler. “Bugünkü görüşme için çok teşekkür ederim. Anlattığınız projeler, bu pozisyonda hem katkı sağlayabileceğim hem de gelişebileceğim bir alan olduğunu düşündürdü” gibi bir mail, adayın fark yaratmasını sağlar.

Özetle, işe alım süreçlerinde herkes teknik olarak donanımlı olabilir. Ama fark, bu donanımı nasıl sunduğunuzda, süreci nasıl yönettiğinizde ve en önemlisi karşı tarafın ihtiyacını ne kadar iyi anladığınızda ortaya çıkar.


Bazen en iyi adaylar değil, kendini en iyi ifade eden adaylar işe alınır.
Ama en ideal olan: Hem iyi olmak hem de bunu net gösterebilmektir.

Bir Yorum Yazın