MENU
YETENEKLER
Bir insan kaynakları yöneticisi olarak, kariyerimde onlarca işe alım, eğitim ve performans sürecine eşlik ettim. Ancak son 3–4 yıldır ofislerde ve online toplantılarda duyduğum yeni bir frekans var:
Z kuşağının beklentileri.
Ve bu beklentilerin merkezinde neredeyse tek bir kavram dönüyor:
Esneklik.
Ama esnekliğin tanımı herkes için aynı değil.
Yöneticiye göre bu, "günün bir kısmında evden çalışmak" olabilir.
Z kuşağına göre ise bu bazen "çalışma saatinin içinde hayatını organize edebilme hakkı"dır.
Peki bu iki dünya nasıl bir araya gelir?
Deloitte’un 2024 Global Gen Z & Millennial Survey’ine göre:
Üstelik “esneklik” sadece fiziksel bir model değil.
Z kuşağı için bu aynı zamanda:
Peki asıl soru Yöneticiler bu esnekliğe hazır mı?
Harvard Business Review'da yayımlanan bir araştırmaya göre:
Yani ortada bir “kuşak farkı” değil, aslında bir “iş tanımı farkı” var.
Yönetici; takibi, düzeni ve zaman yönetimini sorumluluk sayarken,
Z kuşağı; inisiyatifi, hareket alanını ve güven ortamını “verimlilik kaynağı” olarak görüyor.
İnsan Kaynaklarının bu noktada iki kritik rolü var:
Z kuşağının “benim nasıl çalıştığıma karışma” talebiyle yöneticinin “işlerin takibi bana düşer” kaygısı arasında bir denge mümkün.
Bu denge, ne tamamen özgürlükte ne de katı kurallarda yatıyor.
Cevap: Anlamlı esneklik.
Yani çalışanın kendini yönetebildiği, yöneticinin de rehberlik edebildiği bir alan…
Burası gerçek verimliliğin başladığı yer.
Sizce esneklik bir lüks mü, yoksa yeni normal mi?